Ders 59
Peygamberlerin Mesajinin Özeti
The Message of the Prophets Summarized
Malaki
Dinleyici dostlar, size esenlik olsun.
Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola boyun eğmesini isteyen ve O’nun ile sonsuza kadar esenliğe sahip olmasını arzu eden esenlik Rabbi Tanrı’nın adı ile sizleri selamlıyoruz. Doğruluk Yolu adlı programınızı sunmak üzere bugün tekrar sizler ile beraber olabildiğimiz için mutluyuz.
Şimdiye kadar, uzun bir süre Kutsal Yazıların ilk kısmında çalışmalar yaptık. Bu kısım, İlk Antlaşma olarak adlandırılır. Aynı zamanda Eski Antlaşma olarak da bilinir. Bu ilk kısım, Tevrat’ı, Mezmurlar’ı ve Peygamberlerin diğer Yazılarını kapsar. Görmüş olduğumuz gibi, Tanrı, İlk Antlaşma kitabını yazdırmak için bin beş yüz yıllık bir zaman süreci içinde otuzdan fazla sayıda peygamberi kullandı.
Bugün Kutsal Yazıların ilk kısmındaki yolculuğumuzu tamamlayacağız. Ama yine de, İlk Antlaşma kitabının son bölümlerine bakmadan önce, ilk günden bu güne kadar bu kutsal kitaptan seçip ayırdıklarımız hakkında biraz konuşmak istiyoruz. Tüm peygamberlerin verdiği mesajı üç büyük düşünce ile özetleyebiliriz:
- Bir: Tanrı kutsaldır ve her günahı yargılamak zorundadır.
- İki: Adem’in tüm çocukları günah içinde doğdular ve bu yüzden Tanrı’nın yargısı ile yüzleşmek zorundadırlar.
- Üç: Tanrı, yeryüzüne gelerek Adem’in çocuklarının yerine geçecek ve günahın cezasını üstlenecek olan kutsal bir Kurtarıcı göndermeyi planladı.
Yukarda belirtilen bu üç büyük düşünce, Tanrı’nın tüm peygamberlerinin vaaz etmiş oldukları üç gerçektir. Bu üç gerçek üzerinde tekrar duralım:
- Bir: Tanrı kutsaldır ve günahı hoş göremez.
- İki: İnsan kutsal değildir, günah doludur ve kendisini günahın cezasından kurtaracak hiç bir çaresi yoktur.
- Üç: Tanrı’nın, günahkarları temizlemek ve onları yargıdan kurtarmak için yapmış olduğu bir planı vardır.
Bu üç gerçeği kavradınız mı? Bu gerçekler, sizi kavradı mı? Kutsal Tanrı’nın nasıl olduğunu fark edebiliyor musunuz? Günahlarınızın, sizi yargılamak zorunda Olan’ın gözünde ne kadar büyük olduklarının farkında mısınız? Tanrı’nın, sizi günahlarınızdan temizlemek için bir planı bulunduğunu biliyor musunuz?
Gerçekten de, Tanrı kutsaldır ve insan kutsal değildir. Kutsal Yazılar’da yaptığımız çalışmalarda bu iki gerçeği sık sık gördük. Tanrı’nın, Şeytan ve onu izleyen herkes için yaratmış olduğu tükenmez ateşin nedeni, Tanrı’nın kutsallığıdır. Aden Bahçesi’ndeki yasaklanmış olan ağacın meyvesinden yedikleri için Adem ve Havva’yı bahçeden kovan neden Tanrı’nın kutsallığıdır. Tanrı, Adem’in oğullarına günahı örtmek amacı ile yakmalık sunular olarak hayvanlar kurban etmelerini buyurdu; bunun nedeni de Tanrı’nın kutsallığıdır. Kayin’in sunusunu kabul etmeyişinin nedeni de yine O’nun kutsallığıdır. Tanrı kutsal olduğu için Nuh’un döneminde günahkarları bir tufan ile yok etti ve yine aynı neden ile İbrahim’in zamanında Sodom ve Gomora halkının üzerine ateş yağdırdı. Tanrı’nın, dünyayı adalet ile yargılayacağı bir gün hazırlamasının nedeni de aynı şekilde Tanrı’nın kutsallığından ötürüdür.
Tanrı’nın peygamberlerinin Tanrı’nın kutsallığı ve insanın günahkarlığı ile ilgili olarak neler yazdıklarına kulak verelim; Tanrı’nın peygamberleri şöyle dediler: “Ya Rab, kutsal Tanrım, ��������������������ncesizlikten beri var olan sen değil misin? Kötüye bakamayacak kadar saftır gözlerin. Haksızlığı hoş göremezsin.” (Habakkuk 1:12, 13) “Hepimiz murdar olanlara benzedik, bütün doğru işlerimiz kirli adet bezi gibi.” (Yeşaya 64:6) Eğer Tanrı bu kadar kutsal ve insan bu kadar murdar ise, o zaman kim kurtulabilir? Cehennemi sonsuz ateşinden nasıl kurtulabiliriz? Adem oğulları, saf ve kutsal olan Tanrı’nın huzurunda sonsuzluğu nasıl geçirebilirler?
Bu sorunun yanıtı, peygamberlerin mesajında üçüncü nokta olarak yer alır. Peygamberler Tanrı’nın kutsal ve Adem oğullarının günahkar olduklarını ilan ettikten sonra Tanrı’nın Kendisinin Adem oğullarını günahlarından temizlemek için bir planı bulunduğunu durmaya devam ettiler.
İlk Antlaşma (Eski Ahit) kitabının en önemli mesajı, Tanrı’nın, O’na inanan herkesi kurtarmak için günahkar Adem oğullarının yerine ölecek olan günahsız bir Kurtarıcıyı yeryüzüne göndermeyi vaat etmiş olmasıdır. Bu, Tanrı’nın günahkarları kurtarmak için yapmış olduğu plandı ve hala da öyledir. Tanrı, yalnızca Kurtarıcının dökülen kanı aracılığı ile günahı bağışlayabilir ve kutsallığından ve adaletinden ödün vermeden günahkarlar ile barışabilirdi.
Kurtarıcıyı dünya gönderme planını ilerletmek için Tanrı, peygamberlerinin ve Mesih’in geleceği yeni bir ulus yaratmak için İbrahim’i çağırdı. Tanrı, İbrahim’e şu sözler ile konuştu: “Seni kutsayacağım ve senin aracılığın ile yeryüzünün tüm halkları kutsanacak.” Ve böylece İbrahim, kocamış yaşına rağmen İshak’a baba oldu ve İshak, Yakup’un babası oldu. Yakup ise İsrail’in oymaklarını oluşturan on iki oğulun babası oldu. Böylece, Tanrı, İbrahim’i çağırdığı zaman, Kurtarıcıyı yeryüzüne gönderme planında aşamalar kaydettiğini öğrenmiş olduk, çünkü Mesih, İsrail ulusu aracılığı ile İbrahim’in soyundan dünyaya gelecekti.
Daha sonra, İsrail oğullarının Kenan ülkesinden nasıl ayrıldıklarını ve Mısırlıların köleleri oldukları Mısır ülkesinde nasıl yerleştirdiklerini gördük. Ama Tanrı, İbrahim’in soyu olan İsrail oğullarını unutmadı. Tanrı, İsraillileri özgür kılmak ve onları ataları İbrahim’e uzun zaman önce vaat etmiş olduğu ülkeye götürmek için Musa’yı çağırdı. Tanrı aynı zamanda peygamber Musa’yı o zamana kadar bildirmiş olduğu her şeyin yazılı olduğu temel olan ve bize, Tevrat olarak adlandırılan kitabı vermek için de peygamber Musa’yı kullandı.
Musa’nın zamanından sonra, Tanrı’nın İsrail oğullarına nasıl pek çok peygamberler gönderdiğini gördük, ama İsrail oğullarının çoğu peygamberlerin sözlerine kulak asmadılar. Ama her şeye rağmen, İsrail oğullarının gösterdiği sadakatsizlik,Tanrı’nın sadakatini engelleyemedi ve O’nun, Mesih’i dünyaya göndermek için tasarladığı planı durduramadı! Böylece, Tanrı’nın Davut’u nasıl İsrail kralı ve Mezmurlar kitabındaki güzel ve etkileyici ilahilerin çoğunu yazan peygamberi olarak seçtiğini gördük. Peygamber Davut Mesih ile ilgili çok şey yazdı; Adem oğullarının O’na nasıl işkence edeceklerini ve hatta O’nun ellerini ve ayaklarını nasıl deleceklerini dahi bildirdi. Ama Davut aynı zamanda Mesih’in günahı uzaklaştıran bir kurban olarak kanını döktükten sonra ölümü yeneceğini ve mezardan dirileceğini de önceden bildirdi!
Kutsal Yazılarda yaptığımız yolculukta, Mesih hakkında yazmış olanların yalnızca Musa ve Davut olmadıklarının da farkına vardık. Tanrı’nın tüm peygamberleri Mesih’in gelişini ilan ettiler! Örneğin, peygamber Yeşaya, Mesih’in, şimdiye kadar gerçekleşen doğumların hiç birine benzemeyen bir şekilde dünyaya geleceğini duyurdu. Yeşaya şöyle dedi: “İşte kız (bakire) gebe kalıp bir oğul doğuracak; adını İmmanuel koyacak. İmmanuel, ‘Tanrı bizimledir’ anlamına gelir.” (Yeşaya 7:14; Matta 1:23) Peygamber Yeşaya, bu sözleri Mesih doğmadan yedi yüz yıl önce yazdı.
Yeşaya ile aynı dönemde yaşayan bir başka peygamber daha vardı. Bu peygamberin adı, Mika idi. Tanrı, Mika’ya, Mesih’in dünyaya geleceği kentin adını açıkladı. Peygamber Mika’nın yazdıklarını dikkat ile dinleyin. Mika kitabının beşinci bölümünde şunları okuruz: “Ama sen, ey Beytlehem Efrata, Yahuda boyları arasında önemsiz olduğun halde, İsrail’i benim adıma yönetecek olan senden çıkacak, O’nun kökeni öncesizliğe, zamanın başlangıcına dayanır.” (Mika 5:2) Böylece, Mika’nın Kral Davut’un kenti olan Beytlehem’de doğacağını ilan ettiğini görüyoruz. Üç program sonra, Tanrı’nın bu peygamberliği nasıl yerine getirdiğini öğreneceğiz, çünkü Tanrı’nın peygamberi Mika’nın yüzlerce yıl önce bildirmiş olduğu gibi Mesih Beytlehem kentinde doğdu
Tanrı, dünyanın Kurtarıcısının yeryüzüne varışını elbette büyük bir özen göstererek hazırladı. Tanrı’nın kutsal Kitabı, Mesih’in gelişi hakkında ön bildirilerde bulunan peygamberler aracılığı ile duyurulan yüzlerce referans içerir. Belki aklınıza şöyle bir soru gelebilir: “Tanrı neden peygamberlerin zihinlerine Mesih dünyaya gelmeden önce Mesih ile ilgili tüm bu düşünceleri yerleştirdi? Bunun bir tek önemli nedeni vardır: Tanrı, peygamberlere Mesih gelmeden önce O’nun hakkında yazmaları için esin verdi, öyle ki O geldiği zaman, ve peygamberlerin O’nun ile ilgili yazdıkları her şey gerçekleştiği zaman, bizler hiç bir kuşkuya kapılmaksızın, O’nun ve yalnızca O’nun Tanrı’nın gönderdiği Kurtarıcı olduğunu bilebilelim. Tanrı, hiç kimsenin sizi aldatmasını istemez. Tanrı, sizin günahkarların Kurtarıcısı olan Mesih’i bilmenizi ister, öyle ki sizler O’na inanabilin ve O’nu izleyerek günahlarınızdan kurtulabilin! Bize, İlk Antlaşma olarak adlandırılan bu harika ve güvenilir kitabı vermesinin nedenlerinden biri de budur—öyle ki, bizler gerçeği, yanlıştan ayırt edebilelim.
Şimdi İlk Antlaşma’daki yolculuğumuzu sona erdirmek üzere, İlk Antlaşma’nın son kitabı olan Malaki kitabından okumak istiyoruz. Peygamber Malaki’nin sözleri bizim için büyük önem taşır, çünkü bu sözler, Tanrı’nın Mesih yeryüzünü ziyaret etmeden önce, Adem oğullarına göndermiş olduğu son sözlerdir. O dönemde Kurtarıcının yeryüzüne gelmesine yalnızca dört yüz yıl kalmıştı.
Peygamber Malaki’nin, İlk Antlaşma’nın son bölümünde neler yazdığına kulak verelim. Malaki şöyle dedi:
“İşte habercimi gönderiyorum. Önümde yolu hazırlayacak. Aradığınız Rab ansızın tapınağına gelecek; görmeyi özlediğiniz antlaşma habercisi gelecek” diyor Her Şeye Egemen Rab. Ben RAB’bim, değişmem. Ama siz, adıma saygı gösterenler için ışınları ile şifa getiren Doğruluk Güneşi doğacak!” (Malaki 3:1, 6;4:2)
Peygamber Malaki böylece Tanrı’nın Mesih’in yolunu hazırlaması için O’ndan önce bir peygamber göndermeyi planladığını önceden bildirdi. Bu peygamberin kim olduğunu biliyor musunuz? Bir sonraki dersimizde, Mesih’in önünden giderek O’nun yolunu hazırlayacak olan kişinin peygamber Yahya olduğunu göreceğiz.
Ama Malaki aynı zamanda şunları da yazdı: Gücü Her Şeye Yeten Rab şöyle diyor: “Görmeyi özlediğiniz antlaşma habercisi gelecek!” “Ben RAB’bim, değişmem.” (Malaki 3:1, 6) Bundan yaklaşık iki yüz yıl önce peygamber Yeremya şu peygamberlikte bulunmuştu:
“İsrail halkı ve Yahuda halkı ile yeni bir antlaşma yapacağım günler geliyor” diyor Rab. “Atalarını Mısır’dan çıkarmak için ellerinden tuttuğum gün, onlar ile yaptığım antlaşmaya benzemeyecek. Onların kocası (Efendisi) olmama karşın, bozdular o antlaşmamı” diyor RAB. “Ama o günlerden sonra İsrail halkı ile yapacağım antlaşma şudur” diyor RAB.: “Yasamı içlerine yerleştirecek, yüreklerine yazacağım. Ben onların Tanrısı olacağım, onlar da benim halkım olacaklar. Bundan böyle kimse komşusunu ya da kardeşini, ‘Rabbi tanıyın’ diye eğitmeyecek. Çünkü küçük büyük hepsi tanıyacak beni’ diyor RAB. “Çünkü suçlarını bağışlayacağım, günahlarını artık anmayacağım.” (Yeremya 31:31-34)
Tanrı, bu sözleri ile, Mesih’in, İlk Antlaşma’nın vaatlerini ve koşullarını yerine getirecek olan bir Yeni Antlaşma getireceğini ilan ediyordu. Bu Yeni Antlaşma, Tanrı’nın antlaşmasına saygı göstermek konusunda başarısızlığa uğrayan insana bağımlı olmayacaktı; Sadakati ve merhameti nedeni ile Antlaşma’nın Elçisi Mesih’i gönderecek olan Tanrı’ya bağımlı olacaktı.
Tanrı, dört bin yıl süre ile Adem oğullarının günahlarını bağışlayabilmesi için hayvan kurbanlar sunulmasını talep etmişti. Bu hayvan kurbanlar Tanrı’nın Peygamberleri aracılığı ile insanlığa vermiş olduğu İlk Antlaşma’nın önemli bir bölümünü oluşturdular. Ama her şeye rağmen, Mesih, Yeni Antlaşma’yı dünyaya getirecek olan tek Kişi’ydi, çünkü tüm hayan kurbanların sembolizmini O yerine getirecekti, ve böylece İlk Antlaşma hükmünü yitirecekti.
Mesih, peygamberlerin sözlerini ortadan kaldırmak için değil, onları yerine getirmek için gelecekti. Peygamber Malaki’nin Mesih’i, “Doğruluk Güneşi” olarak adlandırmasının nedeni budur. Mesih, nasıl bir güneş gibi olacaktı? Peygamberler, karanlık bir dünyaya çok az da olsa ışık sağlayan aya ya da bir muma benzetilebilirler. Ama Mesih, doğan bir güneştir, çünkü günahımızın karanlığını ortadan kaldırmak ve bizi sonsuza kadar doğruluk yoluna yerleştirmek için geldi. Karanlıkta bir kez güneş doğduktan sonra, ayın ya da bir mumun ışığına im ihtiyaç duyar? Mesih, Doğruluk Güneşidir! Bir sonraki dersimizde, Yahya peygamberin babası Zekeriya’nın Mesih’ten bu sözlere benzeyen bir ifade ile söz ettiğini göreceğiz; şöyle demiştir: “Çünkü Tanrımızın yüreği merhamet doludur. O’nun merhameti sayesinde Yücelerden doğan Güneş (Mesih) karanlıkta ve ölümün gölgesinde yaşayanlara ışık saçmak ve ayaklarımızı esenlik yoluna yöneltmek üzere yardımımıza gelecektir.” (Luka 1:78, 79) Amin!
Ve sevgili dostlar, işte artık İlk Antlaşma kitaplarında yapmış olduğumuz yolculuğun sonuna gelmiş bulunuyoruz. Tanrı isterse, bir sonraki programımızda, Müjde (İncil) kitabı olan, harika bir kısma yani Yeni Antlaşma’ya başlayacağız. Mesih’in peygamberlerin sözlerini nasıl yerine getirdiğini Müjde’de göreceğiz. Siz, aşağıdaki şu uyarıya kulak verirken Tanrı sizi bereketlesin:
“Peygamberlerin sözleri bizim için daha büyük kesinlik kazandı. Gün ağarıp sabah yıldızı yüreklerinizde doğuncaya dek, karanlık yerde ışık saçan çıraya benzeyen bu sözlere kulak verirseniz, iyi edersiniz!” (2. Petrus 1:19)