Ders 24
Yakup İsrail Olur
Jacob Becomes Israel
Yaratılış 28-32
Dinleyici dostlar, size esenlik olsun.
Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola boyun eğmesini ve O’nun ile sonsuza kadar gerçek esenliğe sahip olmasını arzulayan esenlik Rabbi Tanrı’nın adı ile sizleri selamlıyoruz. Doğruluk yolu adlı programınızı sunmak için bugün sizlerle birlikte olabildiğimiz için mutluyuz.
Son dersimizde, İshak’tan doğan Esav ve Yakup adlı ikizlerin öyküsü okuduk. Esav, Tanrı’nın, büyükbabasına verdiği vaatleri küçümsedi ve ilk oğulluk mirasını bir tabak yiyecek ile değiş tokuş etti! Yakup ise Tanrı’nın vaatlerine değer verdi. Ama yine de bu, Yakup’un kusursuz olduğu anlamına gelmez. Yakup’un adı, aldatan anlamına gelir. Bu günkü dersimiz ile ilgili planımız, Tevrat’ta devam etmek ve Tanrı’nın, Yakup’u – aldatanı – Tanrı adamı Yakup olarak değiştirdiğini görmek.
Yakup gerçek bir hilekardı (aldatan). Peygamberlerin hatalarını saklamayan Kutsal Yazılar, bizlerin öğrenmesi için Yakup’un büyük kardeşi Esav’dan ilk oğulluk hakkını almak için onu iki kez nasıl kandırdığını yazarlar. Esav, bu yüzden öfkelenerek küçük kardeşini öldürmeyi amaçladı. Bu olayların sonucunda anneleri Rebeka, Yakup’u gizlice çağırdı ve ona Harran’da yaşayan dayısı Lavan’ın yanına kaçmasını ve kardeşinin öfkesi geçene kadar orada kalmasını öğütledi.
Şimdi, Yakup’un babası İshak’ın evinden ayrılarak dayısı Lavan’ın evine doğru yola çıkmasından sonra neler olduğunu görmek için Yaratılış kitabındaki yirmi sekizinci bölümü okuyalım. Kutsal Yazılar şöyle der:
(Yaratılış 28) 10Yakup, Beer-Şeva’dan ayrılarak Harran’a doğru yola çıktı. (İbrahim, Tanrı kendisini çağırmadan önce Harran ülkesinde yaşıyordu.) 11Bir yere varıp orada geceledi, çünkü güneş batmıştı. Oradaki taşlardan birini alıp başının altına koyarak yattı.
12Düşte, yeryüzüne bir merdiven dikildiğini, başının göklere eriştiğini gördü. Tanrı’nın melekleri merdivenden çıkıp iniyorlardı. 13RAB yanı başında durup, ‘Atan İbrahim’in, İshak’ın Tanrısı RAB benim’ dedi, ‘Üzerinde yattığın toprakları sana ve soyuna vereceğim. 14Yeryüzünün tozu kadar sayısız bir soya sahip olacaksın. Doğuya, batıya, kuzeye, güneye doğru yayılacaksınız. Yeryüzündeki bütün halklar sen ve soyun aracılığı ile kutsanacaklar. 15Seninle birlikteyim. Gideceğin her yerde seni koruyacak ve bu topraklara geri getireceğim. Verdiğim sözü yerine getirinceye kadar senden ayrılmayacağım.’ 16Yakup uyanınca, ‘Rab burada, ama ben farkına varamadım’ diye düşündü. 17Korktu ve, ‘Ne korkunç bir yer!’ dedi. ‘Bu Tanrı’nın evinden başka bir yer olamaz. Burası göklerin kapısı.’ 18Ertesi sabah erkenden kalkıp başının altına koyduğu taşı anıt olarak dikti, üzerine zeytin yağı döktü. 19Oraya Beytel (‘Tanrı’nın evi’ anlamına gelir) adını verdi.”
Böylece, Tanrı bir düşte Yakup’a göründü ve ona büyükbabası İbrahim’e ve babası İshak’a vaat etmiş olduğu şeyin aynısını vaat etti, yani soyunu büyük bir ulus yapacağına söz verdi. Bu nedenle, Yakup’un büyük erkek kardeşinden çaldığı ilk oğulluk mirasının sonunda Tanrı tarafından ona verildiğini görürüz. Yakup, dünyaya gönderilecek olan Kurtarıcı’nın geleceği yeni ulusun babası olmayı hak etmedi. Ancak yine de Tanrı, hak etmeyen kişilere iyi şeyler veren merhamet ve lütuf Tanrısı’dır.
Yakup düşünde ne gördü? Kutsal Yazılar, onun “yeryüzüne bir merdiven dikildiğini, başının göklere eriştiğini ve Tanrı’nın meleklerinin merdivenden inip çıktıklarını” gördü. Yakup düşünde bir merdiven gördü. Yakup’un gördüğü merdiven sıradan bir merdiven değildi, çok uzundu, yeryüzünden g��������������������kyüzüne kadar uzanıyordu ve Tanrı’nın huzuruna varıyordu!
Uzun merdiven düşü aracılığı ile Tanrı, Yakup’a, onun ile harika ve yakın bir ilişkiye sahip olmak istediğini gösteriyordu. Tanrı aynı zamanda ona, dünyaya gönderilecek olan Kurtarıcı’nın gökyüzü ve yeryüzü arasında uzanan bu merdiven gibi – Tanrı ve insan arasında Aracı – olacağını da göstermek istemişti.
Bugüne kadar pek çok insan, yukarı tırmanabileceğini ve Cennete kendi iyi işleri aracılığı ile girebileceğini düşünmüştür. Ama yine de, Tanrı’nın Sözü bize, Tanrı ve insan arasında yalnızca tek bir “merdiven” olduğunu ve bu “merdivenin” insandan değil, Tanrı’dan geldiğini söyler. Adem’in çocukları olan bizler, kendi gücümüz ile, gökyüzüne tırmanamayız ve Tanrı’nın huzuruna giremeyiz. Bunun nedeni, günahımız ve Kutsal Olan Tanrı’yı hoşnut etmek için yeterli gücümüzün kesinlikle olmayışıdır. Ama merhamet ile dolu olan Tanrı, insanlara olan büyük sevgisinden dolayı Adem’in soyu için bir kurtuluş yolu açmıştır.
Bu nedenle, Yakup’un düşünde gördüğü merdiven, Tanrı’nın, günahkarları kurtarmak için yeryüzüne göndermeyi vaat ettiği Aracı’yı sembolize ediyordu. Aracı, Yakup’un gördüğü gökyüzü ve yeryüzü arasında uzanan merdiven gibidir. Kutsal Yazılar bu konuda şöyle der:
“Tek Tanrı ve Tanrı ile insanlar arasında tek bir aracı vardır. O da insan olan ve kendisini herkes için fidye olarak sunmuş bulunan Mesih İsa’dır..Öyle ki O’na iman edenlerin hiç biri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.” (1. Timoteos 2:5,6; Yuhanna 3:16) Tanrı Sözü bu konuda çok kesindir: Tanrı’nın gökyüzünden göndermiş olduğu kutsal Aracı olmadan hiç kimse Tanrı’ya gelemez.
Şimdi, Yakup dayısının evine vardıktan sonra neler olduğunu görelim. Tanrı Sözü, “bir insan ne ekerse onu biçer” der. (Galatyalılar 6:7) Yakup’un ağabeyini nasıl aldattığını daha önce duymuştuk. Şimdi Yakup’un dayısının, Yakup’u nasıl aldattığını göreceğiz. Dayısının adı Lavan’dı ve Lavan hilekar bir adamdı.
Yirmi dokuzuncu bölümü okuyoruz. Kutsal Yazılar şöyle der:
(Yaratılış 29) 14Yakup dayısı Lavan’ın yanında bir ay kaldıktan sonra, 15Lavan, ‘Akrabamsın diye benim yanımda bedava mı çalışacaksın?’ dedi, ‘Söyle ne kadar ücret istiyorsun?’ 16Lavan’ın iki kızı vardı. Büyüğünün adı Lea, küçüğünün adı Rahel’di. 17Lea’nın gözleri zayıftı, Rahel ise boyu posu yerinde güzel bir kızdı.18Yakup Rahel’e aşıktı. Lavan’a, ‘Küçük kızın Rahel için sana yedi yıl hizmet ederim’ dedi. 19Lavan, ‘Onu sana vermek başkasına vermekten daha iyidir’ dedi, ‘Yanımda kal.’ 20Yakup Rahel için yedi yıl çalıştı. Rahel’i sevdiği için yedi yıl ona bir kaç gün gibi geldi. 21Lavan’a, ‘Zaman doldu, kızını ver, evleneyim’ dedi. 22Lavan bütün yöre halkını toplayıp bir şölen verdi. 23Ama gece, kızı Lea’yı Yakup’a götürdü. Yakup onunla yattı. 24Lavan cariyesi Zilpa’yı kızı Lea’nın hizmetine verdi. 25Sabah olunca Yakup bir de baktı ki, yanındaki Lea! Lavan’a, ‘Nedir bana bu yaptığın?’ dedi, ‘Ben Rahel için yanında çalışmadım mı? Niçin beni aldattın?’ 26Lavan, ‘Bizim buralarda adettir, büyük kız dururken, küçük kız evlendirilmez!’ dedi, 27‘Bu bir haftayı tamamla, Rahel’i de sana veririz. Yalnız ona karşılık yedi yıl daha yanımda çalışacaksın.’ 28Yakup kabul etti. Lea ile bir hafta geçirdi, sonra Lavan kızı Rahel’i de ona verdi. 29Cariyesi Bilha’yı Rahel’in hizmetine verdi. 30Yakup Rahel ile de yattı. Onu Lea’dan çok sevdi. Lavan’a yedi yıl daha hizmet etti.
Böylece, Lavan’ın yeğeni Yakup’u nasıl aldattığını gördük. Bu olup bitenler iyi değildi, ama Tanrı’nın elinin, Yakup’un yaşamındaki olayların üzerinde olduğundan ve bu kötü olayları Yakup’un iyiliği için işleyeceğinden emin olabilirsiniz. Sonunda Yakup, on iki oğul babası oldu. Yakup dayısının evinde yirmi yıl yaşadı. Tanrı bu yirmi yıl boyunca, Yakup’u sevgisi ile denetleyebilmek ve onun imanını -aynı ateşin altını arıtması gibi – arıtabilmek için onun, bazı çok acı veren denemelerden geçmesine izin verdi.
Ancak yine de, Tanrı’nın Yakup’a göründüğü ve şu sözleri söylediği gün geldi, “Atalarının yanına, akrabalarının topraklarına, doğduğun yere dön. Seninle olacağım.” (Yaratılış 31:3) Bunun üzerine Yakup kalktı, eşyalarını hazırladı ve ailesi ile birlikte yola çıktı. Kenan ülkesine doğru hareket ettiler. Bu ülke, Tanrı’nın İbrahim, İshak, Yakup ve onların soyuna vermeyi vaat etmiş olduğu ülkeydi.
Yakup ve ailesi Kenan yolundayken, Tanrı çok özel bir şekilde Yakup’a göründü ve Yakup’un adını değiştirdi. Kutsal Yazıların otuz ikinci bölümde neler söylediğini dinleyin.
(Yaratılış 32) 24 Böylece Yakup arkada yalnız kaldı. Bir adam gün ağarıncaya kadar onunla güreşti. 25Yakup’u yenemeyeceğini anlayınca, onun uyluk kemiğinin başına çarptı. Öyle ki, güreşirken Yakup’un uyluk kemiği çıktı. 26Adam, ‘Bırak beni, gün ağarıyor’ dedi. Yakup, ‘Beni kutsamadıkça seni bırakmam” diye yanıtladı. 27Adam, ‘Adın ne?’ diye sordu. ‘Yakup.’ 28Adam, ‘Artık sana Yakup değil, İsrail’ denecek’ dedi, ‘Çünkü Tanrı ile, insanlar ile güreşip yendin.’ 29Yakup, ‘Lütfen adını söyler misin?’ diye sordu. Ama adam, ‘Neden adımı soruyorsun?’ dedi. Sonra Yakup’u kutsadı. 30Yakup, ‘Tanrı ile yüz yüze görüştüm, ama canım bağışlandı’ diyerek oraya Peniel (‘Tanrı’nın yüzü’ anlamına gelir) adını verdi.
Bu, önemli dersler ile dolu, şaşırtıcı bir öyküdür. Tanrı’nın, Yakup’a bir adam olarak göründüğünü ve onunla güreştiğini görüyoruz. Tanrı, Yakup ile neden güreşti? Çünkü Tanrı, Yakup’un, O’nun önündeki zayıflığını fark etmesini istedi. Tanrı, Yakup’un, tüm gerçek güç ve bilgeliğin yalnızca Tanrı’dan geldiğini bilmesi istedi. Tanrı’nın Yakup için harika planları vardı, ama Tanrı’nın en iyi bereketleri yalnızca, Tanrı’yı kendi güçleri ile hoşnut edemeyeceklerini bilen kişilere gelir. Yakup, Tanrı’nın önünde ne kadar zayıf olduğunu yeni yeni fark etmeye başlıyordu. O gece Tanrı Yakup’a yeni bir isim verdi: İsrail. Yakup, aldatan anlamına gelir. Ama İsrail’in anlamı, Tanrı ile egemenlik süren’dir. İsrail, İbrahim, İshak ve Yakup’un soyundan ortaya çıkarmayı vaat ettiği yeni ulusun adıydı. Bildiğiniz gibi, İsrail ulusu, Yakup’un on iki oğlundan meydana geldi. Ve Kurtarıcı, İsrail halkı aracılığı ile dünyaya geldi.
Biri şu soruyu sorabilir: Tanrı neden Yakup gibi bir hilekarı seçti ve onu dünyaya göndereceği Kurtarıcı’nın geleceği ulusun babası yaptı? Kutsal Yazıların bu konudaki yanıtına kulak verelim:
“Tanrı, bilgeleri utandırmak için dünyanın saçma saydıklarını, güçlüleri utandırmak için de dünyanın zayıf saydıklarını seçti. Dünyanın önemli gördüklerini hiçe indirmek için dünyanın önemsiz, soysuz, değersiz gördüklerini seçti. Öyle ki, Tanrı’nın önünde hiç kimse övünemesin.” (1.Korintliler 1:27-29)
Yakup bir hilekardı. Kendi gücü ile Tanrı’yı hoşnut edebilmesi için hiç bir yol yoktu. Onda iyi olan hiç bir şey yoktu, tek bir şeyin dışında: Yakup Tanrı’nın Sözü’ne inandı. Yakup, Tanrı’nın vaatlerine değer verdi. Yakup için Tanrı’nın bereketlerini elde etmek, dünyadaki her şeyden daha önemliydi. Böylece, Tanrı Yakup’a Kendisini bildirdi ve onu bereketledi. Tanrı, sonsuz amaçları uyarınca, hilekar Yakup’un yüreğini, Tanrı adamı İsrail’in yüreği ile değiştirdi.
Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? Siz de Yakup gibi, Tanrı’yı hoşnut etme konusundaki yetersizliğinizin farkına vardınız mı? Tanrı Sözü’nün bu konuda ne söylediğini dinleyelim. Şöyle der:
“Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır. (Matta 5:3) (Wolof dilinde, “ruhta yoksul olanlar” ifadesinin anlamı şöyle tercüme edilir: Tanrı’yı hoşnut etme konusundaki eksikliğini bilenler) “Tanrı kibirlilere karşıdır, ama alçakgönüllülere lütfeder. Uygun zamanda sizi yüceltmesi için, Tanrı’nın kudretli eli altında kendinizi alçaltın.” (1.Petrus 5:5, 6)
Dinlediğiniz için teşekkürler. Bir sonraki dersimizde Tanrı isterse, Yakup’un oğullarından biri olan Yusuf’un şaşırtıcı öyküsünü öğrenmeye başlayacağız.
Tanrı sizi bereketlesin. Sizi Tanrı Sözü’ndeki şu ayet ile baş başa bırakıyoruz:
“Yine de RAB size lütfetmeyi özlem ile bekliyor, size merhamet göstermek için harekete geçiyor. Çünkü RAB adil Tanrı’dır. Ne mutlu O’nu özlem ile bekleyenlere!” (Yeşaya 30:18)