Home   Revelation   Muhammad   Islam   Government   Trinity   Gospel   Scripture   Urdu   Audio   Resources   Arabic   Farsi   Русский   German   Chinese
  News   Terrorism   الحيـاة الأفضـل   Qur'an   الطريق إلى الجنة   Jesus   Books   Sacrifice    

Hadith

 

Search

  عربى   فارسى   Türkçe   Español  

Maps

 

Doğruluk Yolu (The Way of Righteousness)

Ders 12

Peygamber Hanok

The Prophet Enoch

Yaratılış 4, 5

Dinleyici dostlarımız, size esenlik olsun.

Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola herkesin boyun eğmesini isteyen ve O’nun ile sonsuza kadar gerçek esenliğe sahip olmanızı arzulayan esenlik Rabbi Tanrı’nın adı ile sizleri selamlıyoruz. Doğruluk Yolu programınızı sunmak üzere bugün tekrar sizler ile beraber olabildiğimiz için mutluyuz.

Son iki programımızda Adem ve Havva’nın ilk iki oğlu Kayin ve Habil hakkında bilgi edindik. Her ikisinin de Tanrı’ya tapınmak amacı ile O’na nasıl kurban sunduklarını gördük. Habil Tanrı’ya inandı ve sunu olarak bir kuzunun kanını getirdi, ama Kayin Tanrı’ya kendi çabaları aracılığı ile yaklaşmaya çalıştı. Tanrı Habil’in sunusunu kabul etti, ama Kayin’in kurbanını reddetti. Tanrı, Kayin’i tövbe etmeye çağırdı, ama Kayin yalnızca öfkelendi ve kardeşi Habil’i öldürdü.

Bugün Tevrat’ta devam etmeyi ve Yaratılış kitabının dördüncü ve beşinci bölümlerini çalışmayı planlıyoruz. Tanrı Sözü bize Adem ve Havva’nın “başka oğulları ve kızları olduğunu” anlatır (Yaratılış 5:4). Ama Tanrı yine de Adem’in soyundan bize yalnızca iki aile soyunun öyküsünden söz eder: Kayin’in aile soyu ve Kayin’in küçük kardeşlerinden biri olan Şit’in aile soyu.

Önce Kayin’in aile soyuna bakacağız. Kayin, kendisine akrabalarının arasından bir eş seçti ve çocukları oldu. Ama yine de nasıl “Sıçrayarak giden ceylan tünel kazan bir soy doğurmazsa” (Wolof atasözü) aynı şekilde Kayin’in soyu da babalarının düşünce, konuşma ve davranış biçimlerinden kaçamazlar. Babaları gibi onlar da Tanrı’nın Sözü’ne saygı göstermediler. Bilgileri çoktu ve çok zekiydiler, ama Tanrı’yı tanımıyorlardı. Yalnızca yersel şeylere değer veriyorlardı. Bir kent inşa ettiler, tunç ve demirden çeşitli kesici aletler yaptılar, lir ve ney gibi müzik aletleri icat ettiler.Kayin’in soyundan olanlardan birinin adı Tuval-Kayin idi. Bu adam çok hünerli bir ustaydı ve tunç ve demir madenlerini işledi. Ama yine de, güzel el sanatları güzel yürekler oluşturmaz!

Adı Lemek olan Kayin’in soyundan biri, Adem’den sonraki yedinci kuşakta yer alıyordu. Lemek, atası Kayin’in izinden yürüdü – ama Kayin’den daha da kötüydü. Lemek, iki kadın ile birlikte evlenen ilk erkekti ve Lemek de Kayin gibi bir katildi. Kutsal Yazılar, Lemek’in iki kişiyi öldürdüğünü ve sonra Kayin’den daha kötü bir insan olduğunu söyleyerek bununla övündü. Kayin ve onun tüm soyu gibi Lemek de Tanrı’nınisteğini umursamadı. Lemek bencildi ve para seviyordu. Gururlu ve kibirliydi. Tanrı’yı sevmek yerine eğlence ve sefahati seviyordu. Lemek’in efendisi Şeytan’dı, ama Lemek bunun farkında değildi. Lemek böyleydi, çünkü Kayin’in yolundan yürümeyi seçti. Lemek’in adını akılarımızda tutalım, çünkü bugünkü dersimizi bitirmeden önce Lemek konusuna tekrar geri döneceğiz.

Tanrı’ya övgüler olsun ki, Kutsal Yazılar Kayin’in ve onun kötü soyunun öyküsü ile sona ermezler. Söz bize aynı zamanda Şit’in aile soyundan de söz eder ve Tanrı’nın, Adem ve Havva’ya “Kayin’in öldürdüğü Habil’in yerine” başka bir oğul bağışladığını bildirir. (Yaratılış 4:25) Bu oğulun adı, Şit idi. Şit, seçilmiş anlamına gelir. Tanrı, Habil’in yerini alması için Şit’i seçti. Şit’in neden Habil’in yerini alması gerekti? Yanıt şudur: Cennet Bahçesinde (Aden), Tanrı Şeytan’ı yenmek ve Adem’in soyunu Şeytan’ın gücünden kurtarmak için dünyaya gelecek olan Biri’ni vaat etmişti. Bu Kurtarıcı, Tanrı’ya inanan Habil’in aile çizgisi aracılığı ile dünyaya gelebilirdi. Her şeye rağmen Şeytan Kayin’i Habil’i öldürmesi için kışkırttı. Şeytan, Tanrı’nın dünyaya Kurtarıcı gönderme planına engel olmaya çalışıyordu. Ama Tanrı’nın bilgeliği, Şeytan’ınkinden üstündür. Tanrı’nın Adem’in çocuklarını günahlarından kurtarmak için harika bir planı vardı ve hiç kimse, Şeytan bile bu plana engel olamazdı! Bu nedenle, Tanrı, planı ile uyumlu olarak Adem ve Havva’ya Kayin’in öldürdüğü Habil’in yerine ge��������������������mesi için Şit’i verdi. Böylelikle, Tanrı’nın Kurtarıcı ile ilgili planı ilerlemeye devam etti.

Şit, gerçek bir imanlıydı. Büyük ağabeyi Habil gibi Şit de Tanrı’nın ön gördüğü kurtuluş yolunu seçti. Şit de Adem’in tüm soyu gibi, günah içinde doğdu. Ama yine de, gelecek olan Kurtarıcı ile ilgili Tanrı’nın vaat etmiş olduğuna inandı ve bu imanını Tanrı’nın önüne günahları örtmek için bir kurban olarak bir kuzunun kanını getirmek aracılığı ile sergiledi. Şit ile ilgili dikkat çekici bir başka nokta şuydu: Şit, çocuklarını Tanrı gerçeğinin bilgisinde yetiştirdi. Bu nedenle Kutsal Yazılarda şunu okuruz: “Şit’in de bir oğlu oldu, adını Enoş koydu. O zaman insanlar RAB’bi adı ile çağırmaya başladı.” (Yaratılış 4:26)

Böylece Adem’den gelen iki aile çizgisini görüyoruz: Kayin’in aile soyu ve Şit’in aile soyu. Bu iki soyun neyin örneğini oluşturduklarını biliyor musunuz? Bu iki soy, Adem’in zamanından bugüne kadar dünyada var olmuş olan, iki tür insan grubunun örneğini oluştururlar. Tanrı’nın gözünde yeryüzünde yalnızca iki tür insan grubu mevcuttur. Tanrı, siyah ya da beyaz derili insanlar ya da Wolof ve Sereer’ler (Senegal’deki iki etnik grup), erkekler ve kadınlar, ya da zenginler ve yoksullar arasında ayırım yapmaz. Tanrı, ön yargılı değildir, ama yine de dünya insanlarını iki farklı gruba ayırır. Bu iki farklı grupta bulunan insanlar kimlerdir? Tanrı’nın Sözü’ne inananlar ve Tanrı’nın Sözü’ne inanmayanlar. Tanrı’yı tanıyanlar ve O’nu tanımayanlar; ışıkta yürüyenler ve karanlıkta yürüyenler; günahlarından bağışlanmış olanlar ve günahlarından bağışlanmamış olanlar. Tanrı’ya inanan ve O’nun ön gördüğü doğruluk yolunu seçen herkes aynı Şit ve ailesinin kurtarıldığı gibi kurtarılacak (ve cennete gidecek). Tanrı’nın ön gördüğü doğruluk yolunu kabul etmeyenler ise, aynı Kayin ve ailesinin mahvoldukları gibi mahvolacaklar (ve cehenneme gidecekler).

Kutsal Yazılar Adem’in 930 yıl yaşadığını ve sonra öldüğünü söylerler. Bu erken dönemlerde insanlar oldukça uzun yaşarlardı – ama tüm insanların öldükleri gibi sonunda öldüler. Tanrı’nın söylemiş olduğu gibi, Adem ve Havva öldüler. Tanrı, ilk iki insanı yarattığı zaman, onların ölmelerini değil, yaşamalarını istedi. O zaman Adem ve Havva neden öldüler? Çünkü Tanrı’ya karşı günah işlediler – ve günah, ölüm üretir.

O zaman şimdi kalan zamanımız içinde Tanrı’ya inanan Şit’in aile soyundan gelen bir Tanrı adamının öyküsüne bakacağız. Bu adam Hanok’tur..Tanrı’nın peygamberi olan Hanok. Bazı kişiler onu “İdris” (Kur’an’daki adı) olarak bilirler. Yaratılış’ın beşinci bölümünde, Hanok’un soyunu görürüz. Kutsal Yazılar şöyle der: Adem, Şit’in babası oldu; Şit Enoş’un babası oldu; Enoş Kenan’ın babası oldu; Kenan Mahalalel’in babası oldu; Mahalalael, Yeret’in babası oldu; Yeret, Hanok’un babası oldu. Böylece, Hanok Şit’in aile soyunda Adem’den sonra yedinci kuşak oluyordu.

Tüm insanlar gibi Hanok da doğuştan günahkardı. Ama altmış beş yaşına geldiğinde, Hanok günahlarından tövbe etti, Tanrı’ya döndü ve Tanrı’nın, günahı ortadan kaldıracak olan Mükemmel Kurban olarak ölmek üzere dünyaya gelecek olan Kurtarıcı ile ilgili verdiği vaade güvendi. Hanok, imanını Tanrı’ya, günahı örten bir kurban olarak bir hayvanın kanını sunmakla gösterdi. Bunun sonucu olarak Tanrı, Hanok’un imanını ona doğruluk saydı, onun günahlarını bağışladı ve yüreğini temizledi. Kutsal Yazılar bu konu hakkında şöyle yazarlar:”Hanok, üç yüz yıl Tanrı yolunda yürüdü” (Yaratılış 5:22)

Her şeye rağmen Hanok’un gününde Tanrı ile yürümek kolay bir iş değildi, çünkü aynı günümüzdeki gibi ahlaksızlık ve kötülük her yanı sarmış durumdaydı. Hanok’un zamanında yaşayan kişilerin çoğu, yalnızca eğlence peşindeydiler ve murdar yaşamlar sürdürüyorlardı. Hanok ise, Tanrı’nın, insanı murdarlık içinde değil, kutsallık içinde yaşaması için yaratmış olduğunu biliyordu. Hanok bu nedenle, Tanrı’yı tanımayan komşularının yaptıkları gibi yapmadı ve açgözlülüğün kendisini kontrol etmesine izin vermedi. Hanok, Tanrı’nın Kendisi gibi, doğruluğu sevdi ve günahtan nefret etti. İnsanlar, Hanok’un sürdüğü doğru yaşam biçimi nedeni ile ona hakaret ve zulüm ettiler, ama Hanok onların bu davranışlarının kendisini rahatsız etmesine izin vermedi, çünkü Tanrı ile barışmış olmaktan daha önemli hiç bir şeyin olamayacağını biliyordu.

Tanrı, bu kötü dönem sırasında Hanok’u Hizmetkarı ve Peygamberi olarak seçti. Tüm peygamberler gibi Hanok da gelecek olan Kurtarıcı hakkında tanıklık etti. Aynı zamanda Kurtarıcının bir gün tövbe etmeyi ve O’na inanmayı reddeden tüm bu insanları cezalandırmak için geri döneceğini de duyurdu. Hanok’un insanlara söylediklerine kulak verelim:

“İşte Rab herkesi yargılamak üzere on binlerce kutsalı ile geliyor. Tanrı yoluna aykırı, tanrısızca yapılan bütün işlerden ve tanrısız günahkarların kendisine karşı söylediği bütün ağır sözlerden ötürü Rab insanlara suçluluklarını gösterecektir.” (Yahuda 1:14:15)

Peygamber Hanok hakkında bilmemiz gereken bir başka şaşırtıcı nokta, onun ölmediğidir. Evet, doğru. Tanrı Sözü bize Hanok’un ölmediğini söyler! Şöyle der: “Hanok üç yüz yıl Tanrı yolunda yürüdü, sonra ortadan kayboldu, çünkü Tanrı onu yanına almıştı.” (Yaratılış 5:24) Güçlü Tanrı, planladığı şekilde Hanok’u ölüm kapısından geçirmeden doğrudan cennete transfer etti.

Tanrı Hanok’u neden bu şekilde yukarı aldı? Tanrı, Hanok’un yaşamı aracılığı ile bize, O’na gerçekten inananlar ve O’nu her konuda hoşnut etmek isteyenler hakkında ne düşündüğünü öğretmek istiyor. Kutsal Yazılar şöyle der:

İman sayesinde Hanok ölümü tatmamak üzere yukarı alındı. Kimse onu bulamadı, çünkü Tanrı onu yukarı almıştı. Yukarı alınmadan önce, Tanrı’yı hoşnut eden biri olduğuna tanıklık edildi. Ve iman olmadan Tanrı’yı hoşnut etmek olanaksızdır. Çünkü Tanrı’ya yaklaşan O’nun var olduğuna ve kendisini arayanları ödüllendireceğine iman etmelidir.” (İbraniler 11:5,6)

Hanok, üç yüz yıl süre ile Tanrı’yı hoşnut etti, çünkü O’na inandı, O’nu sevdi ve insanların çoğunun Tanrı’nın ne istediğine aldırış etmedikleri bir zamanda O’na itaat etti. Böylece, bir gün Tanrı onun adını seslendi; Hanok kendisini aniden sonsuza kadar Cennette, Tanrı’nın evinin görkemi içinde buldu. Bu konu ile ilgili olarak Tanrı bize çok önemli bir şey göstermek istiyor. O da şudur: Eğer Hanok’un imanı gibi bir imana sahip değilseniz, Tanrı’yı hiç bir zaman hoşnut edemeyeceksiniz! Ama eğer Hanok’un imanı gibi bir imana sahipseniz, Tanrı sizi doğru sayacak ve artık ölümden korkmanız gerekmeyecek. Tanrı’nın, ölümü sizin için yenmiş olduğunu bilebilirsiniz, çünkü eğer Tanrı’nın Sözü’nü dinlerseniz ve ona itaat ederseniz, yeryüzündeki yaşamınız sona erdiğinde, aynı Hanok gibi siz de sonsuza kadar Rab’bin huzurunda yaşamaya gideceksiniz! Ama yine de, O’nun günahkarlar için sağlamış olduğu doğru kurtuluş yolu ile ilgili söylediklerini anlamanız ve bunlara inanmanız gerekir.

Çalışmamızı özetleyecek olursak, bugün haklarında okumuş olduğumuz Lemek ve Hanok adlı Adem’in iki soyu arasında birkaç kıyaslama yapmak isteriz.

Hem Lemek hem de Hanok Adem’den sonraki yedinci kuşakta yer alıyorlardı. Lemek, Kayin’in aile soyundan, Hanok ise Şit’in aile soyundan geliyordu. Lemek ve Hanok, aynı kuşakta (dönemde) yer aldılar, ama aynı ilgi alanlarını paylaşmadılar. Onların yaşam biçimleri, gece ve gündüz kadar birbirlerinden farklıydı.

Lemek Tanrı’ya ve O’nun Sözü’ne inanmadı, ama Hanok Tanrı’ya inandı ve O’nun sözünü sevdi.

Lemek murdarlık içinde Şeytan ile yürüdü, oysa Hanok kutsallık içinde Tanrı ile yürüdü.

Lemek, Tanrı tarafından buyrulan kurtuluş yolunu önemsemedi, ama Hanok bu kurtuluş yolunu bağrına baysı ve Tanrı’ya, günahlarını örtmesi için bir kuzunun kanını getirdi.

Lemek, parayı, kadınları, yiyeceği, giysileri ve zevki şiddetle arzu etti, oysa Hanok kendisine yaşam vermiş Olan ile yakın paydaşlıktan oluşan bir yaşamı arzuladı.

Lemek, günahlarının içinde öldü ve aşağıya cehenneme gitti, ama Tanrı Kendisi ile birlikte Cennette olması için Hanok’u yukarı aldı.

Programı bitirmeden önce önemli bir soru sormak istiyoruz: Siz Lemek’e mi, yoksa Hanok’a mı benziyorsunuz?Kayin ve Lemek’in mi yoksa Şit ve Hanok’un soyuna mı aitsiniz? Yaşamınız Hanok’un imanını mı kapsıyor yoksa Lemek gibi kendi yolunuza dönerek mi yürüyorsunuz? Tanrı’nın Sözü şöyle der: “İman yolunda olup olmadığınızı anlamak için kendinizi sınayıp yoklayın”..çünkü “iman olmadan (Tanrı’ya ve Sözü’ne güvenmeden) Tanrı’yı hoşnut etmek imkansızdır.(2.Korintliler 13:5; İbraniler 11:6)

Dostlar, bugün burada son vermemiz gerekiyor. Bundan sonraki programda Tanrı isterse, Tanrı’nın peygamberlerinden bir başkasını, Nuh peygamberi incelemeye başlayacağız.

Siz, O’nun kutsal Sözü üzerindeki şu ayet üzerinde gayret ile düşünürken Tanrı sizi bereketlesin.

İman olmadan Tanrı’yı hoşnut etmek olanaksızdır. Tanrı’ya yaklaşan O’nun var olduğuna ve kendisini arayanları ödüllendireceğine iman etmelidir. (İbraniler 11:6)

Yukarı (Top)